26 Haziran 2009 Cuma

Sosyal Medyada Başarılı Çalışmalar- Giriş

Geçenlerde TR'de ve uluslararası platformda başarılı bulduğum sosyal medya projeleri hakkında yazacağımı söylemiştim. Projeleri inceleyebilmek için birçok kaynak kullanıyorum ve elimde baya ilginç bir kaynak var. Yararlanmak isteyenler şu adrese bakabilir: http://wiki.beingpeterkim.com/. Bu kaynak birçok sosyal ağda, birçok önde gelen markanın projelerini indekslemiş durumda, sürekli olarak da güncelleniyor. Türkiye'den örnekleri ise sizlerin de yardımıyla günışığına çıkarmak istiyorum. Limitli de olsa başarılı uygulamalar mevcut ve bu projelerin ele alınmasının diğer markaları da tetikleyeceğine, TR'nin de uluslararası arenada başarılı örneklerin adresi olacağına inanıyorum.

Peki sosyal medyadaki projeleri ele almadan önce biraz da bu çalışmalara ne açıdan yaklaşacağımızı ve genel kriterlerimizi konuşalım.

Başarı ölçümlenmesi zor bir kavram, özellikle de konu sosyal medya ve PR çalışmaları olunca. Kendi içinde bile farklı amaçlara hizmet eden alanların mevcut olduğu halkla ilişkiler, en geniş çerçevede tüm paydaşlarla karşılıklı faydaya dayalı ilişkiler ve itibar yönetimi. Bu yüzden ele alacağım konular sadece pazarlama ile sınırlı kalmayacak. Bazen çalışanlarla ilişkiler, bazen işveren markası, bazen ürün lansmanı bazen ise kriz yönetimi olacak. Bu arada başarısız uygulamalara da ara ara değinerek resmi tamamlamaya çalışacağız.
İlk etapta sosyal medyada mevcudiyetin hedeflerini biraz hatırlayalım:
  • Sosyal medyada marka/isim görünürlüğü yaratmak.
  • Hedef kitle etkileşimini arttırmak.
  • Hedef kitle geri bildirimlerini toplamak.
  • Hedef kitle diyaloglarına gözlemci olmak ve konuşmalara dahil olarak bilginin güncelliğini ve doğruluğunu korumak.
  • Kurumsal ve ürünler hakkında haberleri sosyal medya ortamına aktarmak, burada kullanıcı güdümlü yayılımını sağlamak.
  • varsa eğer e-ticaret sitesine trafik sağlamak.
  • Pazarlama stratejilerine uygun projeler ile (kampanyalar, indirimler, özel günler, özel projeler) “buzz” yaratmak

Bu hedeflerle yola çıktıktan sonra dinamiği kavramış markalarda şu ortak noktaları gözlemliyoruz:

  • sosyal medyaya ilk aşamada gözlemci olarak katılan ve izleyen
  • blog ve diğer sosyal ağlarda kurum kültürüne ve sosyal ağın dinamiğine uygun ses tonu benimseyen
  • ürün değil çözüm odaklı iletişim çalışmaları kurgulayan
  • paylaşılabilir içerik sunan
  • hedef sosyal ağın dinamiklerine uygun çalışmalar gerçekleştiren
  • özel uygulamalar ile desteklenmiş projeler tasarlayan
  • rekabeti gözleyen
  • gerçek hayatla entegre olabilen
  • ve en önemlisi sosyal medya katılımcılarını dinleyen, çalışmaların gidişatını ve sonucunu analiz ederek fayda sağlayacak revizyonlar gerçekleştiren...
Başarının bir diğer kriterinin de çalışmaları yürüten tarafın kurum içinden mesaisini ve enerjisini buna adayabilecek, dinamikleri bilen kişilerden seçilmesi olduğunu düşünüyorum. Üçüncü tarafların her ne kadar bilgili olsa da bu ortama fikir boyutunda dahil olması ve asıl etkileşimin kurumun içinden ateşlenmesi, ortaya güçlenen ilişkiler ve iyi yönetilen bir itibar katıyor...İtibarın yönetilmesi derken, sosyal medyada şeffaflığın aslolduğu ve bunun da zaten itibarlı bir konum kazandırdığı aşikar.
Sosyal medyada markayı kimin temsil etmesi gerektiği hep tartışıldı. Herhangi bir kişi imzası olmadan, tamamen marka üzerinden yönetilen ya da kişi üzerinden gidip markayı arka plana iten uygulamalar tartışılıyor. Burada başarılı olan uygulamalarda ise marka çatısı altında bir kontak noktası sağlayabilen ve çok sesliliğe de yer veren bir yaklaşım gözleniyor.
Belli planlamalardan sonra uygulamaların hayata geçirilme aşamasında 3. partiler ile çalışılması (web sitesi/ grafik tasarımcıları, SEO/SEM uzmanları vesaire), çalışmaların en nihayetinde interaktif ortamda gerçekleşmesi ve markaya özgü bir hava verebilmesi açısından olumlu bir durum yaratıyor. Birçok kişi tarafından bilindiğini düşündüğüm bu kadar basit bir ayrıntıya değiniyorum çünkü belki de gözden kaçan bu ayrıntı ve basit bir şekilde kurgulanan çalışmalar, bazen sadece görselliği heyecan yaratmadığı ve gerekli teknik kurgudan da uzak kaldığı için, içerik ne kadar iyi olursa olsun başarıyla buluşmayabiliyor.
Sosyal medya kanallarının aktif kullanımı kullanıcı etkileşimine bağlı. Kullanıcı etkileşimi için tek taraflı bilgi aktarımından ziyade, katılım gösterecekleri indirimler, yarışmalar, yaratıcı projeler yolu ile paylaşım ve geri bildirim artıyor. İnsan psikolojisini de yadsımadan, hedef kitleyle bütünleşecek, onlar tarafından özümsenecek ve paylaşılacak içerikler yaratmak çok kolay değil.
Aslında tüm bunlar göz önüne alındığında karşımıza her zamanki gibi aynı durum çıkıyor. İyi kurgulanmadan, sosyal medyanın dinamiğini göze almadan rasgele yapılan çalışmalar, başarısız oluyor.
Burada atlamış olduğum ayrıntılar mutlaka vardır. Fakat başarılı uygulamalara girizgah yaparken, kendi açımdan genel bir resim çizmek istedim. Az önce önüme gelen bir TR uygulaması var. Açıkçası tam da bu yazıyı yazarken gördüğüm örnek çok hoşuma gitti:) Onu da yakın zamanda paylaşacağım:)

Hiç yorum yok: