14 Haziran 2009 Pazar

Hedeflerimi şekillendiren insanlar...

Blogumu Halkla İlişkiler alanında öğrenci olan birçok arkadaşımın okuduğunu bilerek ve düşünerek bugün onlara hitaben birkaç şey karalayacağım... Tabi henüz üniversite yılları içinde olan ve kendine bir yol çizmeye çalışanlar başka arkadaşlar da kendileri adına birşeyler bulacaktır. Ya da taze taze ÖSS'ye girmiş olan çaylaklar:)

Lisede sayısal öğrencisiydim. Hayır, ailemden sayısal okumam konusunda herhangi bir baskı görmedim. Fakat, benim lise öğrencisi olduğum dönemde (yaklaşık 10 sene önce), eğer dersleriniz biraz iyiyse direk potansiyel sayısal öğrencisi olarak anılmaya başlardınız ve kendiniz bile hiç alakanız olmadığı halde genetik mühendisi falan olacağınıza inanırdınız. Benim sayısal seçmem özellikle edebiyat hocamın moralini çok bozmuştu. Kendisi karşıma geçip gözlerini devirdiği an, aslında yolun bir yerlerinde hiçbir zaman bir mühendis, doktor olmayacağımı anlamıştım.

Daha sonra olan oldu, yazdığım onca sayısal bölümden (şimdi anlatsam oturur güleriz)gire gire İngilizce İşletme bölümüne girdim. Okurken çok anlamıyordum ama staj yapmaya başlayıp, iş dünyasına hafiften bir adım atınca, bilinçsizce bu yola girmiş de olsam doğru bir yere gittiğimi hissediyordum. Stajımı Halkla İlişkiler alanında yaptım. O zamanlar yanında staj yaptığım kişi, bu dönemin verimli geçmesi ve birşeyler öğrenebilmem için gerçekten çok yardımcı oldu ve ilk adımlarımı yanında attım.

Mezun olduktan çok kısa bir süre sonra başka bir yerde kısa bir iş deneyimi edindim. Pek içime sinmeyen bu dönem çok da uzun süreli olmadı ama ben ellerim bomboş kalakaldım. Demoralize oldum, yeni mezun birçok arkadaşım gibi boşlukta hissettim..Arayışlar başladı.

Daha sonra alanımı biraz daha özümseyebilmek için yüksek lisans yapmaya karar verdim. O dönemde birebir Halkla İlişkiler ile ilgili olmasa da kenarından köşesinden kendimizce birşeyler yapmaya çalıştığımız bir işim vardı. Sonra bana katkıda bulunma sınırına geldiğini anladığım zaman işi bıraktım ve yeni bir iş arayışında olduğum bir döneme girdim.

Bu dönemde kaba tabiriyle torpil diye tabir edilen ama bana göre lütfen beni de tanıyın demek için sadece bir fırsat teşkil eden şekilde, Türkiye'nin önde gelen şirketlerinden birinde iş görüşmesine gittim. Ayrıca bu şirkette staj yapmış olmak da kendime güvenimi güçlendiriyordu. Görüşme bana göre iyi geçmişti. Bu arada ikinci görüşmeye kesinlikle çağrılacağımı düşünerek, görüşmeyi de büyük bir ihtimalle yapacağımı düşündüğüm Kurumsal İletişim Müdürü'nü internette araştırmaya başladım. Bingooo...Hakkında birçok kaynak vardı. Üstüne üstlük kariyer danışmanı gibi bütün ipuçlarını önüme seriyordu. Fakat onu tanıdıkça, kendimde tamamlanmamış bir yönü keşfettim. Kendimi geliştirmek için herkesin yaptığını yapıyordum, fakat fark yaratmak için hiçbirşey yapmamıştım!

Kendisi sayesinde blog yazarlığı ile tanıştım. Araştırmacı yönümü daha fazla ön plana çıkarmaya, bilgi edinme konusunda doyumsuzca davranmaya başladım. Birkaç hafta sonra şirketten cevap geldi...Olumsuzdu...Fakat hiç üzülmedim...Biliyordum ki bir pozisyondan çok daha fazla şey kazanmıştım: "Hedefler"

Aradan birkaç ay geçti...Ben çalışmıyordum ama aktif olarak blog yazmaya başlamış ve çok şey öğrenmiştim. Bu sırada yüksek lisansımın son dönemi başlamıştı ve alanın duayenlerinden biri dersimize girdi. İlk derste bir soru sordu ve ben sanki aylardır bu soruya hazırlanıyordum. Bingooo...Cevap verdim...Daha sonra belki de bu cevabım sayesinde bir sonraki işime kavuştum ve mutfağına girerek insanlık için küçük benim için büyük bir adım atmış oldum:)

Şu anda geriye baktığımda sadece tanıdığım insanlardan değil yoluma çıkan her insandan birşey öğrendiğimi, beni farkında olarak ya da olmayarak bir takım yollara sürüklediklerini, hedeflerimi şekillendirdiklerini görüyorum. Bu insanlardan bazıları yukarıda bahsettiğim gibi örnek alınacak, sözü dinlenecek insanlar, bazıları ise tanımasam da olur diyeceğiniz cinsten... Hayır, her türlü insanı tanımak bir fırsat... Fakat beni hedeflerime yaklaştırdığına inandığım, sadece bu insanları tanımak değil, onlarla beraber kendimi tanımaya, kendimi aşmaya çalışmak. Hiçbir zaman hırslı ve ne istediğini bilen biri olmamıştım. Üniversiteden çıkıp gerçekle yüzleşene kadar... Ne yapmak istediğime karar vermemle beraber, hayatımdaki gelişmeler ivmelendi...

Şimdi siz de eğer ki bu yola baş koyduysanız, yaşadığınız her deneyimi, tanıdığınız her insanı kendinizi geliştirmek için bir fırsata dönüştürün. Gelecekte, özellikle iş ararken ya da mevcut işinizde size o sırada sıkıntı veren her neyse, çözümlerin size düşen payını layığıyla hayata geçirin...Kendinizi aşmak, en birincil hedefiniz olsun, asla ben oldum demeyin...Bu şekilde göreceksiniz ki, uygun zaman ve ortamda arayışında olduğunuz her neyse o size gelecek...


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ufuğum;
Yazını okurken kendi gençliğimi gördüm sanki. Ne kadar güzel anlatmışsın yaşadıklarını ve başardıklarını. Teşekkürler yazdığın ve paylaştığın için. Başarılarını keyifle izleme devam edeceğim.
Sevgi ile kal...