16 Mart 2010 Salı

PR sektörüne şimdilik veda...

Hayatımızda bazı dönemler gelir...Ne yaptığımızı, nereye gittiğimizi, amaçlarımızı, hedeflerimizi, gelecekten beklentilerimizi sorguladığımız...Özellikle konu işimiz olduğunda, hayatımızın bir çok alanını da dolaylı olarak etkilediğinden, çokça düşünürüz...
Özel sektörde 4. senemi yaşıyorum. Bu süreçte belki şansımdan, insan olarak da çok sevdiğim kişilerle çalışma şansı elde ettim, bana hep birşeyler öğretmeye, kişisel gelişimime de katkıda bulunmaya çalışan yöneticilerle çalıştım..:)
Fakat gelecek planlarımı yaptığım bu dönemden yepyeni bir kararla çıktım..PR sektörünün dinamiğini çok sevsem de, içimde baskın olan araştırmacı ve paylaşımcı yapım sebebiyle akademik hayata tekrardan göz kırpmaya başladım..:)
Şimdi önümüzdeki dönemde perspektifimi biraz daha geliştirebilmek maksadıyla Yönetim Bilimleri alanında doktora yapma ve yurtdışına kısa bir ziyaret gerçekleştirme planım var. Bununla bağlantılı olarak da girmem gereken sınavlarım ve yoğun bir çalışma dönemi bekliyor beni..:)
En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir derler, öyle de oldu...Bu süreçte bana destek olan arkadaşlarıma, iş arkadaşlarıma, yöneticilerime de ne kadar teşekkür etsem azdır...
PR sektöründe aktif olmamam, bu konuda konuşmayacağım anlamına gelmiyor..Zira hala sektörü yakından takip ederek, ideali aşılamaktan vazgeçmeyeceğim..:)

Kısa bir süre daha buralardayım...Şimdilik benden bu kadar..:)

12 Mart 2010 Cuma

Mesleğin itibarını gözetmek üzere...

Halkla İlişkiler profesyonellerinin işi ve kaygısı belli...Temsil ettiği, iletişim yol haritasını çizdiği markaların/kurumların ve kuruluşların itibarını sürdürülebilir kılmak..Çünkü iyi bir itibar, kar yaratan bir finansal varlığın sigortası gibi...Geri dönüşleri, özellikle zor zamanlarda ortaya çıkan bir yatırım...
Peki Halkla İlişkiler profesyonelleri özellikle kendi meslekleri ve duruşları ile ilgili olarak itibar yönetimini ne şekilde gerçekleştiriyorlar? Mesleğin saygınlığının bir çıta daha yükselmesi, stratejik yönetim fonksiyonlarında daha çok söz sahibi olunması, Halkla İlişkiler'in, "medya ilişkileri" ekseninden kurtarılması ve "halka" daha iyi anlatılması için?..
Bugün online bir iş ilanı platformunda bile Halkla İlişkiler fonksiyonu altında alakasız iş ilanları görebiliyoruz. Bu işleri bir meslek olarak görmediğimden değil fakat ifade edilen biçimiyle Halkla İlişkiler mesleğine ait birer iş olmadığından ötürü kategorisinin değiştirilmesi gerektiğini savunuyorum.
Her PR profesyonelinin sadece bulunduğu kurum/temsil ettiği marka için değil kendi mesleği ile ilgili konuşmaların gerçekleştiği platformlara da dahil olması ve PR'ın ne olduğu ya da ne olmadığını anlatmak için çaba sarfetmesi gerektiğine inanıyorum. Nitekim Halkla İlişkiler fonksiyonu sanılanın aksine daha geniş bir vizyon ve stratejik bakış açısı gerektiren, gerçekleştirilen çalışmalarının da etkisinin uzun vadede gözlemlenebildiği bir dinamiğe sahip. Üstüne üstlük işin içine, mesleğin kodlarına uyum sağlamayarak, müşterilerine olmayacak sözler veren, elde edilemeyecek sonuçlara göz kırpan, hedefe giden yolda her şey mübahtır mantığında hareket eden uygulayıcılar girdiğinde, mesleğin itibarını da sürdürmek bir hayli zorlaşıyor...
Bugün iletişim fakültelerinde, mezun olacak çocuklara gerçekten bir meslek kazanacaklarını ve organizasyonel yapı içinde ne gibi bir rol üsteleneceklerini iyi anlatabilmek, bir PR profesyonelinin ne yaptığını ve ne yapmaya çalıştığını onlara özümsetebilmek gerek...
Karşılaşılan olumsuz uygulamalarda, özellikle yanlış bilgi ya da eksik bilgi ile genelleme yapılan durumlarda ipleri ele alıp doğrunun ve olması gerekenin ne olduğunu anlatabilmek gerek...
PR profesyonelleri bu şekilde ortak bir mentalite ile hareket ederse, mesleğin itibarına ve dolayısıyla da stratejik yönetimde söz sahibi olmasına katkıda bulunacak, bu da gerçekleştirilen iletişim çalışmalarının daha başarılı ve sürdürülebilir olması için bir şans sunacaktır.