28 Kasım 2015 Cumartesi

BAŞARI

Hayatın anlamını bir Cumartesi gecesi sorgulamak, post-modern hayatın yoğunluğu ve eğlencesinin arasında bir yerlerde beklenmedik midir? Bilmiyorum. Ama bu oluyor, engel olamıyorsun.

Hayatlarımızda belki düşüncelerimizi etkileyecek bir çok olay yaşıyoruz fakat aralarında sadece bazıları kırılma noktaları oluyor. Eğer bu noktadan yeni bir bilinç düzeyine sıçrama umudumuz varsa o da üzerine biraz kafa yormakla başlıyor...

Bugünlerde başarı nedir çok düşünür oldum. Neden? Çünkü elde edilen ünvanlar, etrafındaki alkışlar, seni sevenler, saygı duyanlar ya da seni varlığına bir tehdit gibi algılayan düşmanlıkların hepsinin anlamsız olduğu, seni kurtarmayacağı ya da yok edemeyeceği bir yer var zihninin içinde...Bunların hiçbirisi ile ilgisi olmayan, daha büyük bir resmin parçası, insanın günlük hayatındaki algılarının ötesinde bir gün biteceğini bildiği halde ölümlü hayatla bütünleşebildiği ve barışabildiği bir yer...

Ve galiba cevabı vermenin huzuru içinde kendimi hep başarılı hissedeceğim...

Başarı dediğin, yaptığın ya da söylediğin herhangi bir şey, bazen de hareketsizlik veya sessizlik ile bir tek insanın bile hayata umutla devam edebilmesini sağlayabilmektir...Ufuk açmaktır, gülümsetmektir...Başarı, sürekli değişen bir dünyada, bir gün nefes almayacağını bildiğin bir dünyada nasıl ki bedenin toprağa karışıp bir çiçeğin dalında şekil alıyorsa, ruhunu da bu sonsuz döngüye karıştırabilecek kadar büyük amaçlara adayabilmektir...

İnsanoğlu bu dünyada vardı, ve görünüşe göre de bir süre daha buralarda olacak. Ve insan, bir zincirin halkası olduğunu öğrendiği ve öğrettiği sürece insanca yaşayacak...

17 Mart 2015 Salı

Birleşmiş Milletler Kadın Komitesi, Project Inspire Yarışması, 25.000$ Hibe Desteği için Sosyal İnovasyon Projelerinizi Bekliyor

UN Women, (Birlesmis Milletler Kadin Komitesi) $25.000 ve $10.000 hibe desteği ile başvuruları bekliyor.
Project Inspire, 18-35 yas arasi kadınların hayatını degistirecek, ekonomik anlamda guclenmelerini saglayacak sosyal inovasyon fikirleriniz icin bir hibe desteği sağlıyor. Beş senedir Asya/Pasifik, Orta Doğu ve Afrika ülkelerindeki kadınların hayatlarında fark yaratmak için destek veriyor.


STK, üniversiteler, araştırma merkezleri veya şirketiniz uzerinden projelerinizle bireysel veya takim olarak basvurabilirsiniz.




Katılım şartları olarak birey olarak başvuruyorsanız 18-35 yaş arası olmanız gerekiyor. Takım olarak başvuruyorsanız takımınızda 18-35 yaş arası bir kişinin olması yeterli. Ayrıca yarışmaya başvurmak için kadın olmanız gerekmiyor, erkekler de projeye değerli fikirleriyle başvurabilir. Bunun güzel bir örneği geçmişte, kırsal alanda hijyenik kadın bağı hakkında kadınları bilgilendiren ve yerel olarak bu ürünleri onlara tedarik ederek, onların da kendi çevrelerindeki kadınları hem kadın sağlığı konusunda bilinçlendirmelerini hem de bu ürünleri satarak küçük de olsa ekonomik olarak kazanç sağlamalarını sağlayan bir sistemi kuran bir beyefendiden söz edebiliriz: http://projinspire.com/project-type/alumni/

Yarışmaya başvururken beş dakikalık bir video çekiyor, bunu sosyal paylaşım sitelerinden birine yüklüyor (youtube/vimeo) ve linki de paylaştığınız başvuru formunu doldurarak gönderiyorsunuz. 20 yarı finalist projeden biri olarak seçilirseniz, dünya çapındaki kitlesel fonlama kampanyasına katılıyorsunuz. 10 finalist projeden biri olarak seçilirseniz, büyük final için Singapur' a davet ediliyorsunuz. Kadınların hayatını değiştirecek fikir ve uygulama planınızla 25,000$ yani yaklaşık 65,000 TL hibe kazanabilirsiniz. İkinci olarak $10,000 ödül ve 10 finalist olarak dünya çapında kitlesel fonlama desteği alma şansını da kazanabilirsiniz.

Bugüne kadar Project Inspire yarışmasına 1800 üzerinde başvuru gerçekleşti ve 70 üzerinde ülkeden takım katıldı. 

2015 projesinin ana teması: Teknoloji ve Tasarımı sosyal inovasyon ve ekonomik güçlenme için nasıl kullanabiliriz, kullandırabiliriz? İş fikrinizin temeli teknoloji ve tasarım olmak zorunda değil, ama teknoloji ve tasarımı proje fikrinize nasıl entegre edeceğinizi anlatmanız gerekiyor.

Yarışma için önemli tarihler:

30 Haziran 2015: Başvuruların Son Günü
30 Ağustos 2015: 20 yarı finalistin açıklanması
15 Eylül 2015: Kitlesel fonlamanın başlaması
30 Eylül 2015: Finalistlerin açıklanması
11 Kasım 2015: Finalist Projeler Bootcamp
13 Kasım 2015: Büyük Final ve Dünya için yeni bir umuda daha merhaba

Finalist olma şansını kazanan projeler, her biri alanında uzman mentorlerden destek, Bain& Company eğitimlerine ve INSEAD işletme okulu çalıştaylarına katılma fırsatı elde edecek. 

Sosyal fayda yaratabileceğiniz bir hayalinizi böylece gerçekleştirebilirsiniz. Yarışmaya latılmasanız dahi, sosyal paylaşım için desteğinizi verebilir, yayılmasına yardımcı olabilirsiniz.

Detaylı Bilgi için: www.projinspire.com
https://twitter.com/Proj_Inspire
https://www.facebook.com/ProjInspire

Project Inspire Türkiye Ülke Elçisi olarak sorularınızı bekliyorum: 
ufukozgul@gmail.com
https://twitter.com/ufukozgul



8 Mart 2015 Pazar

Dünyayı Değiştiren Bilim Kadınları

8 Mart Dünya Kadınlar Günü' nün ruhuna yakışır şekilde biraz da bilime emek veren isimsiz kadın kahramanları konuşalım. Ve onlardan ilham veren sözleri...Bilim dünyasına katkıda bulunabilen kadınların tarihini incelediğimizde karşımıza batı ağırlığı çıkıyor. Göreceli olarak gelişmiş diyebileceğimiz Amerika' da bile kadınların bilim dünyasında var olabilmek için verdikleri mücadeleye tanık oluyoruz. Doğuda ise kadınlara fırsat eşitliğinin sağlanmasının önemini bir kere daha vurguluyoruz.

Lillian Moller Gilbreth, Amerikalı bir mühendisti ve endüstriyel/örgütsel psikoloji alanında verilen ilk doktoranın sahibi oldu. Yönetimde insan faktörüne ışık tutan yaklaşımıyla çığır açtı. Princeton, Brown ve Michigan dahil olmak üzere bir çok üniversiteden onur unvanı aldı. 1965 yılında Ulusal Mühendislik Akademisi' ne seçilen ilk kadın oldu.



Dilhan Eryurt, NASA' da çalışan ilk Türk bilim kadınıydı. 1969 yılında Aya İniş Projesi' ne katkılarıyla Apollo Başarı Ödülü' ne layık görüldü. Türkiye' yi astrofizik ile tanıştıran bir bilim insanı oldu. 1977 yılında TUBITAK Bilim Hizmet ve Teşvik Ödülünü kazandı. Çalışkanlığı ve kararlılığı onu hayal bile etmediği bir dünyaya taşıdı:

“Bir bilgisayar programı yapmam gerekiyormuş. Programa belli sıcaklık ve yoğunluk girilince, programın o gazda opozitenin ne olması gerektiğini bulmalıymış. Yani programın bunu yapması için, benim de programı yapmam gerekiyordu. Ama ben değil bilgisayar programını; bilgisayarı ve programlamayı bile bilmiyordum. Hemen kütüphanelere gittim, kitaplar aldım ve programlamayı öğrendim ve programı başardım. Dr. Cameron, şimdi bunu bilgisayara koy dedi, ama ben daha bilgisayarı görmemişim. Gittik kartları yerleştirdik ve Dr. Cameron git sonucu al dedi. Sonucu birkaç saniye içinde elimde görünce doğrusu çok şaşırdım.

Rosalind Franklin, çift sarmallı DNA yapsının keşfinde esas rol oynayan X-ışınları örütbilimi araştırmalarını gerçekleştiren Amerikalı kadın kimyagerdi. 1945 yılında Cambridge Üniversitesi' nden fiziksel kimya alanında doktora derecesini kazandı. Ekip arkadaşları fizyoloji dalnda Nobel ödülünü kazanırken, bir kaç yıl önce 1958'de ölen Franklin' i ödül kabul konuşmalarında anmadılar. Franklin' in döneminde üniversitede akşam yemeklerine erkek bilim insanları birlikte gider, barlarda birlikte içer ve kadınların bu ortamlarda bulunmaları hoş karşılanmazdı. Franklin, bilim ve toplumun ilişkisine önem veriyordu:

"Bilim ve günlük yaşam birbirinden ayrılamaz ve ayrılmamalıdır. Bilim, hayatı kısmi olarak açıklar."

18. yüzyıl Qing hanedanlığının astronom ve matematikçisi Çinli Wang Zhenyi, sadece 24 yaşındayken matematiksel hesaplamalar üzerine bir kitap yazdı. Güneş ve ay tutulmaları üzerine araştırmalar yaparak bunları yayınladı. Zhenyi aynı zamanda bir şairdi ve kadın-erkek eşitliği üzerine aşağıdaki satırları yazdı:

"Bilimden ve öğrenimden bahsedince, akla kadınlar hiç gelmiyor. Sanki kadınlar sadece yemek pişirmeli ya da dikiş dikmeli...Kadını da erkeği de hepimiz insanız ve hepimizin okumak için aynı sebepleri var."

Gertrude Elion kimya alanında çalışan Amerikalı bir kadındı ve Büyük Buhran döneminde haftada sadece 20 $ kazanarak laboratuar asistanlığı yapıyordu. AIDS de dahil olmak üzere bir çok önemli hastalığın tedavisindeki etken maddelerin keşfinde önemli rol oynadı. Hiç bir zaman doktorasını tamamlamamasına rağmen Nobel fizyoloji ödülünü kazandı:

"Genç bir adama aşık olmuştum, evlenmeyi planlıyorduk. Sonra endokarditis nedeniyle öldü. İki yıl sonra penisilin geliştirildi, onu kurtarabilirdi. O gün bilimsel keşfin önemini bir kere daha anladım."

Kamala Sohonie, bilim alanında doktorası olan ilk biyokimyager Hindu kadındı. Araştırma bursiyeri olmak için ilk başvurusunda, kadınlarla çalışmaktan hiç hazetmeyen bir profesör tarafından reddedildi. Fakat daha sonra birlikte çalıştıklarında o kadar başarılı oldu ki profesörü çalışmalarını ilerletmesi için onu yürekten destekledi. Cambridge Üniversitesi' nden aldığı doktorasında yazdığı tez sadece 40 sayfaydı. 1939 yılnda Hindistan' a geri döndü. Çalışma alanı özellikle besin yetersizliği olan çocuklar için geliştirilen besinlerdi.

Burada anamadığımız nice bilim kadını daha fırsatsızlığın ve önyargıların var olduğu ortamlarda mücadele ederek küçük ya da büyük dünyayı değiştiren adımlar attı...

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun...


22 Şubat 2015 Pazar

"Bilimin Değeri-Value of Science" Richard Feynman

Bugün Richard Feynman' ın 2004 yılında yayınlanan Value of Science-Bilimin Değeri başlıklı makalesinin bir çevirisini yayınlayacağım. Özümsenerek okunması gereken ve insanlık olarak çözemediğimiz ya da çözmediğimiz tüm problemlerin ana kaynağına ışık tutan bir yaklaşımı var. Okuduğumda çok etkinlendim. Yanlışların sorgulanmasından, daha iyi nasıl olabilirdi diye sorulmasından pek de hoşlanılmayan ve eleştirinin kişiselleştirilerek problem haline getirildiği kültürümüzde, bilimin yuvası olması gereken akademinin ders çıkarabileceği bir makale...

Çevirinin sahibi: Tuncay Erciyes.

“BİLİMİN DEĞERİ / Value of Science”  
Bilimsel bilgiyle HER TÜRLÜ şeyi YAPABİLİRİZ.
Kuşkusuz eğer iyi şeyler yaparsak, övgü yalnızca bilime değil, bizi iyi şeyler yapmaya iten tinsel (moral) seçimimize de düzülür. BİLİMSEL BİLGİ bizim iyi veya kötü şeyler yapabilmemizi sağlayan bir GÜÇTÜR. Ancak, bu gücü nasıl kullanacağımıza ilişkin bir YOL GÖSTERİCİ İÇERMEZ!
“Honolulu’ya yaptığım bir gezi sırasında, Budist tapınağında,bu dini turistlere anlatmakla görevli rehber, bize söyleyeceği bir şeyi yaşamımız boyunca unutmayacağımızı dile getirdi -ve ben de asla unutmadım!- Bu bir Budist özdeyişiydi;
“TÜM İNSANLARA CENNETİN KAPISININ ANAHTARI VERİLMİŞTİR ama AYNI ANAHTAR CEHENNEMİN KAPISINI DA AÇAR”
Öyleyse cennetin anahtarının ne değeri var?
Eğer hangisinin cennet hangisinin cehennem olduğunu bildirecek bir el kitabımız, YOL GÖSTERİCİMİZ YOKSA, o anahtar, çekinceli bir nesne olabilir. Ancak ANAHTARIN DEĞERLİ OLDUĞU KUŞKU GÖTÜRMEZ; onsuz cennete nasıl gireriz? ANAHTAR YOKSA, onun nasıl kullanılacağına ilişkin YOL GÖSTERİCİNİN NE YARARI OLABİLİR?
Kısacası, BİLİMİN, devasa boyutlarda KORKUNÇ ŞEYLER üretebileceği olasılığına karşın, İYİ ŞEYLER de üretebileceğinden, DEĞERİ VARDIR.
“Bilimin bir başka değeri, ‘ENTELEKTÜEL KEYİF’ denilen bir eğlence üretmesidir.
Bu keyfi kimileri okuyup,öğrenip, düşünmekten, kimileri de onun üzerine çalışmaktan alır. Bu keyif,bizi, ‘bilimin toplum üzerine olan etkisini düşünme sorumluluğuna davet’edenlerin, üzerinde yeterince durmadığı önemli bir noktadır. SÖZÜ EDİLEN YALNIZCA KİŞİSEL BİR KEYİF DEĞİLDİR. Toplumun amacını da düşünen bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, ele alınan sorunları, insanların keyif alacağı bir düzende sunmak mıdır? Eğer öyleyse, bilimin keyfini çıkarmak, diğer herhangi bir şey denli önemlidir.
“Bu arada, bilimsel çabamızın bir ürünü olan DÜNYA GÖRÜŞÜNÜN DEĞERİNİ de küçümsemek istemiyorum. Bu görüşler bizi, geçmişteki ozanların, düşzenginlerinin düşlediklerinden çok daha zengin ve görkemli şeyler imgelemeye yöneltti. Bilim, doğanın imgelem gücünün insanınkinden daha büyük olduğunu gösterir.
“HENÜZ BİLİMSEL BİR ÇAĞI YAŞAMIYORUZ”
“Örneğin,çoğumuz için uzayda milyarlarca yıl boyunca kendi ekseni çevresinde dönen bir gökcismi, dipsiz denizdeki bir kaplumbağanın sırtında duran filin üstündeki dünyadan daha kayda değerdir.Bunları yalnızken çok düşündüm; eminim ki çoğunuz da benzer düşünceler geliştirdiniz. Bizim düşüncelerimizi geçmiştekiler yaşayamazlardı, çünkü bizim bugünkü düşünce dokumuza sahip değillerdi.
Günümüz evren modelinden kimse esinlenmiyor mu? Bilimin bu değerine şarkıcılarımız şarkı yazmıyor. Bir şarkı veya şiir yerine akşam konferansları dinliyoruz. Henüz bilimsel bir çağı yaşamıyoruz. Bu sessizliğin nedenlerinden biri, müziğin notalarını okumayı bilmeyişimiz olabilir. Örneğin, bilimsel bir makale, ‘FARENİN cerebrumundaki radyoaktif fosfor niceliği iki hafta içinde yarıya iner’ gibi bir saptamada bulunabilir. Hadi bakalım!... Şimdi bu ne anlama geliyor? Bunun anlamı şudur: Farenin(hem de benim ve de SENİN) BEYNİNDEKİ FOSFOR İKİ HAFTA ÖNCEKİ FOSFOR DEĞİL. Beyindeki Fosfor atomları SÜREKLİ YENİLENİYOR: DAHA ÖNCE ORADA OLANLAR ARTIK YOK!...GİTTİLER! ‘ÖYLEYSE US, akıl DEDİĞİMİZ ŞEY NEDİR? Bilince sahip bu atomlar neyin nesidir? Geçen hafta afiyetle yediğimiz patates mi? Bu atomlar, bir yıl önce benim beynimde neler olup bittiğini anımsayabiliyor! Öyle bir us ki yerine çoktan yenisi kondu.
“BİREYSELLİĞİM DEDİĞİM ŞEY BİR TÜR DANS. Beynime gelen atomlar dans eder, sonra çeker gider. Daima yeni atomlar gelir; ancak HEPSİ DE AYNI DANSI EDER, dünkü dansı anımsayarak.
“Bir gazete haberinde, ‘Bilim insanları bu bulgunun kanserin sağaltımı araştırmalarında önemli olabileceğini söyledi’ saptamasını okuruz. Gazete düşüncenin kullanımıyla ilgilenir, düşüncenin kendisiyle değil! Çok az kişi düşüncenin önemini kavrar. inanılır gibi değil! ÇOCUKLARDAN BAZILARI DÜŞÜNCEYİ YAKALAR. Eğer bir çocuk böylesi bir düşünceye takılırsa’, elimizde bir bilim insanı var demektir. Bu çocuklar düşünceyi yakalama erdemine üniversitelerde ulaşırsa ÇOK GEÇ KALMIŞLAR demektir. Bu nedenle, DÜŞÜNCELERİ ÇOCUKLARA AÇIKLAMAYI DENEMELİYİZ.
‘BİLİM KUŞKU DUYMA KÜLTÜRÜDÜR’
‘Şimdi BİLİMİN ÜÇÜNCÜ DEĞERİNE değinelim. Bu deneme, biraz dolaylı olacak, ama çok değil! Bilim insanının, bilgisizlik, kuşku ve emin olmama durumlarına ilişkin derin deneyimleri vardır. Bu deneyim çok önemlidir. Bilim insanı, bir sorunun yanıtını bilmiyorsa, o konuda bilgisizdir. Sonuca ilişkin bir kuşkusu varsa, emin değil demektir. Ve sonucun nereye ulaşacağından son derece emin olsa bile hala belli kuşkuları vardır.
İlerleyebilmemiz için bilgisizliğimizin ayırdında olmanın ve kuşkuya yer bırakmanın son derece önemli olduğuna inanıyoruz. Bilimsel bilgi, değişik derecelerde kesinliğe sahip -bazıları kesin olmayan, bazıları hemen hemen kesin ama hiçbiri mutlak kesinlik göstermeyen-önermeler yumağıdır. “Biz bilim insanları bu durumlara alışığız. ‘EMİN OLMAMAK’ bizim için son derece DOĞALDIR.Bazı şeyleri yaşıyor olmamıza karşın onlara ilişkin bilgisiz kalmak bizim için üzücü değildir. Ancak durumun böyle olduğunun herkes ayırdında mı emin değilim.
KUŞKU DUYMA ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ BİLİMİN ERKEN DÖNEMLERİNDE OTORİTEYE KARŞI VERDİĞİMİZ SAVAŞIMDAN DOĞDU. Bu oldukça derin ve çetin bir savaşımdı: “Soru sormamıza, kuşku duymamıza, emin değilim” dememize izin verin. Bu savaşımı unutmamamız, kazandıklarımızı yitirmememiz gerek. Topluma olan sorumluluğumuz burada yatıyor. “insanlığın devasa gizilgücünü bilip, bugüne dek yapabildiklerinin azlığı karşısında üzüntüye kapılıyoruz. İnsanlar her çağda hep, ‘Daha iyisini yapabilirdik’ diye düşünüyor. Evrensel bir eğitim anlayışıyla herkesi Voltaire yapabilir miydik?
İYİYİ ÖĞRETEBİLDİĞİMİZ GİBİ KÖTÜYÜ DE ETKİN BİR BİÇİMDE ÖĞRETEBİLİRİZ!
EĞİTİM GÜÇTÜR, ancak bu güç İYİYE DE KÖTÜYE DE KULLANILABİLİR.“Uluslararası düzeyde kuracağımız iletişim birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olmalıdır. Düşlerimizden biri de budur. Ancak iletişim yollarımız çarpıtılabilir. ilettiğimiz şey gerçek veya gerçek dışı olabilir. İLETİŞİM DE BİR GÜÇTÜR, ancak o da eğitim gibi HEM İYİYE HEM DE KÖTÜYE KULLANILABİLİR.
“Uygulamalı bilimler insanlığı en azından maddi sorunlarından kurtarmalı.Tıp ve eczacılık hastalıkları denetler. Bu alanda bugüne dek iyi kazanımlar elde ettik. Ancak bazı insanlar hala,yarınki savaşlarda kullanılacak ve büyük yaralar açacak olan ZEHİRLER ÜZERİNE ısrarla ÇALIŞIYOR.
“Çoğumuz savaş istemiyoruz.Hepimiz barışı düşlüyoruz. İnsan sahip olduğu devasa olanakları barış zamanında geliştirebilir. Ancak gelecek nesiller barışta da iyi ve kötü yanlar bulacaklar. Belki barışseverler sıkıntıdan kendilerini içkiye vuracaklar. O zaman belki de alkol en büyük sorunumuz olacak.
“Şurası açıktır ki, BARIŞ BÜYÜK BİR GÜÇTÜR; bunun yanı sıra, AYIKLIK, MADDİ GÜÇ, İLETİŞİM, EĞİTİM, DÜRÜSTLÜK ve ütopyalar da GÜÇTÜR. Biz bugün geçmiş nesillerin elinde bulunduğu güçlerden çok daha fazlasına sahibiz ve çoğundan daha iyi durumdayız. Ancak, başarabildiklerimizle karşılaştırdığımızda yapmamız gerekenlerin boyutu da oldukça büyük.“Niçin? NİÇİN KENDİMİZİ AŞAMIYORUZ? Çünkü görüyoruz ki, ELİMİZDEKİ GÜÇLER ve YETENEKLER, ONLARI NASIL KULLANACAĞIMIZA İLİŞKİN BİR YOL GÖSTERİCİ İÇERMİYOR. Bir örnek olarak, fiziksel dünyanın nasıl davrandığına ilişkin bilgi birikimimiz, bazılarını bu davranışların anlamsız olduğu yönünde ikna ediyor!
“BİLİM İYİYİ VEYA KÖTÜYÜ DOLAYSIZ OLARAK ÖĞRETEMEZ. Geçmişte insanlar yaşamın anlamını bulmaya çalıştılar. Eylemlerine bir yön ve anlam verildiğinde büyük bir insan gücünün açığa çıkacağını gördüler. Böylece yaşamın anlamına ilişkin birçok yanıt bulundu.Ancak yanıtlar birbirinden farklıydı ve bir görüşün savunucuları diğer görüşe inananların eylemlerini KORKUYLA İZLEDİLER. Korkuyla, çünkü hemfikir olmayanlar açısından insanların devasa gizilgüçleri yanlış ve çıkmaz sokaklara kanalize edildi.
“Filozoflar,insanlığın görkemli ve devasa yeteneklerinin ayırdına, ancak YANLIŞ İNANÇLAR SONUNDA, yanlış inançların yarattığı ÇİRKİNLİKLERİ GÖRDÜKLERİNDE VARDILAR! Oysa ki düşlediğimiz şey, bizi tıkanıklıktan kurtaracak ‘AÇIK bir KANAL’ bulmaktı. “Tüm bunlar ne anlama geliyor? Varlığımıza ilişkin gizemi dağıtmak için ne söyleyebiliriz?
Eğer herşeyi, yalnızca eskilerin bildiklerini değil bugün bizim bildiğimiz ama onların bilmediklerini de dikkate alırsak, samimi olarak onamalıyız ki, BİLMİYORUZ. Ancak bu gerçeği onamakla belki de ARADIĞIMIZ ‘AÇIKKANAL’I BULDUK. Bu yeni bir düşünce değil; BU US ÇAĞININ DÜŞÜNCESİ! Bu, bugün içinde yaşadığımız DEMOKRASİYİ ortaya çıkaran insanlara önderlik eden felsefedir. Bu felsefe, toplumun nasıl yönetileceğinin bilinmemesi üzerine, yeni düşüncelerin gelişmesine, denenmesine, başarılı olunamadığında bırakılmasına izin verecek bir yönetim dizgesinin nasıl oluşturulması gerektiği düşüncesinden doğdu. Deneme yanılma yöntemi. Bu yöntem 18. yüz yılın sonlarında BİLİMİN KULLANIP BAŞARILI OLDUĞU bir YÖNTEMDİ.Yararı, o zamanlar toplumsal sorunlarla ilgilenenlerce de görülmüştü. Olasılıklara açık olmak bir şanstı. BİLİNMEYENE DOĞRU İLERLEMEK İÇİN ‘KUŞKU’ ŞARTTI. Çözülmemiş bir problemi çözmek istiyorsak, bilinmeyene, kapıyı sonuna dek açık tutmalıyız.
İnsanlığın henüz başlangıcındayız.
Sorunlarla boğuşmak usdışı bir davranış değil.
Önümüzde binlerce yıl var. Bizi, elimizden geleni yapma, öğrenme,çözümleri geliştirme ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu bekliyor. GELECEK NESİLLERE ÖZGÜRLÜKLER BIRAKMAMIZ GEREKİYOR. insanlığın bu erken aşamalarında gelişmemizi uzun süre askıya alabilecek yanlışlara düşebiliriz. Eğer tartışmaları, eleştirileri engeller,‘Arkadaşlar, işte yanıt budur! İnsanlık kurtuldu!’ dersek, insanları uzun sürece zincirlere vururuz, ONLARI bugünkü imgelem SINIRLARIMIZLA KISITLARIZ.Bizden önce bu tür yanılgılara çok düşüldü.
“Bilim insanları olarak, BÜYÜK İLERLEMELERİN BİLGİSİZLİK FELSEFESİNDEN GELDİĞİNİ, düşünce özgürlüğünün meyvesi olarak ilerlemenin doğduğunu, bu özgürlüğün değerini yüceltmeyi, KUŞKUDAN KORKULMAMASI GEREKTİĞİNİ ve gelecek nesiller adına KUŞKU DUYMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN değerini bilmemiz gerekir”.
Richard F. FEYNMAN - 22 Mayıs 2004 - New Scientist

9 Şubat 2015 Pazartesi

"Hello Tomorrow" Girişimci Bilim İnsanlarına Yeni bir Destek

Bilim, teknoloji ve inovasyonun ekonomik kalkınmadaki rolü gittikçe daha çok dikkat çekiyor. Bu sebeple üretilen bilginin ve değerin pazarla buluşabilmesi, hem mevcut arayışlara yeni çözümler sunulmasını, hem de ekonominin katma değerle daha hızlı büyümesini sağlıyor.

Hello Tomorrow, önce Avrupa' da başlayan, bu yıl itibariyle küresel ölçekte girişimci ruhlu bilim adamlarını, mühendisleri, doktorları kısacası teknoloji içerikli yenilikçi proje/şirket sahibi olan ve bu süreçte profesyonel mentor desteği ve en nihayetinde finansman arayışında olanları hedefleyen yepyeni bir organizasyon.

Bu yıl başvuruları 28 Şubat' ta sona erecek 2015 yarışmasında yarı finalist olan projeler, Paris' teki finalde yarışarak, küresel ölçekte girişimcilik ve inovasyon aktörleri ile biraraya gelecekler. Bu süreçte elde edecekleri mentor desteği ise paha biçilemez bir fırsat.

17 Şubat' ta Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi' nde gerçekleşecek İstanbul ayağı tanıtım etkinliğine katılarak daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz:

Hello Tomorrow Hakkında:
Hello Tomorrow, dünyanın mevcut problemlerini bilimsel ve teknolojik inovasyonlarla çözmek isteyenleri bir araya getiren global ve kar amacı gütmeyen bir oluşumdur.

Hello Tomorrow Challenge, Hello Tomorrow'u oluşturan 3C 'den (Community, Challenge, Conference) bir tanesi. Community (Topluluk) disiplinler arası ve kuşaklar arası değiştiricileri bir araya getirir ve bunlara "Builders of Tomorrow (Yarının İnşa Edenler)" ismini verir. Conference (Konferans) yılda bir kere düzenlenir ve yarışmanın finali ile global etkileyici konuşmacıları sahneye taşır. 2015 konferansı 25-26 Haziran'da Paris'te gerçekleşecek.


Hello Tomorrow 2015 Global Partnerler:
Orange (Global Yarışma Sponsoru), Air Liquide (Enerji & Çevre Sponsoru), Inria, Michelin (Ulaşım & Mobilite Sponsoru), Axa, Roche (Sağlık Sponsoru) Airbus (Malzeme, Yapı & Üretim Sponsoru), Janssen, Inra, Institut Pasteur, GDF Suez, Universcience, Vinci Energies, Total, Île-de-France.

Hello Tomorrow 2015 Yerel Partnerler:
Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi, TEB, teknopark istanbul

Hello Tomorrow Global Basın Sorumlusu:
Nolwenn Renouard


İstanbul Temsilcisi
Hasan Türk
istanbul@hello-tomorrow.org

Daha fazla bilgi için www.hello-tomorrow.org
Twitter @HT_Turkiye & #HTC2014
Facebook /hellotomorrowtr

11 Ocak 2015 Pazar

Özgür Basın, İnovasyon ve Girişimcilik

"Bizi zamanla unutacaklar, yüzümüzü, saçımızı, gözlerimizi. Bugün çektiğimiz acılar, yarının neşesi olacak, insanlar bir gün barış ve mutluluk içinde huzurla yaşayacaklar."

Bu satırlar 2011 yılında izlediğim, Anton Çehov' un "Ömürsün Doktor" oyununda geçen satırlarından. Dünyada para, pul, şan, şöhret, kariyer peşinde olanların ti'ye alındığı, mutluluğun mutlak olamayacağının vurgulandığı hikayeler serisi...

Barışın değil düşmanlığın, savaşın, kanın körüklendiği; basının köşeye sıkıştırıldığı, dünyada kaosun egemen olduğu bugünlerde neden diye soruyorum. Neden bu cehalet ve kin? Neden bir tarafta ekonomik kalkınmadan, inovasyondan, uzaya yolculuktan söz ederken, diğer taraftan hala insanların ilkel biçimde birbirini öldürdüğü bir düzen?

Dış politikanın, iç politikanın, terörün hedefi olmuş milyonlarca insan, milyonlarca hayat, milyonlarca hikaye. Dünya üzerinde savaş vb. sebeplerle evini terketmiş olan 45 milyon insan yaşıyor, biliyor muydunuz? 45 milyon göçmen: Bir çok ülkenin nüfusundan daha fazla...

Dinlerin ve ırkların üzerinde, evrenin bir parçası olabilecek o insan kim? Bu insanların yetişebilmesi için aklı başında kalan herkesin elinden en çok ne geliyorsa onu yapması gerekiyor. Bu düzenin bir aktörü olmamak için dokunabileceğimiz ne varsa, korkmadan dokunmamız, değiştirmeye dair umudu yitirmememiz gerekiyor.

Bu anlamda basın özgürlüğü sadece bir insan hakkı değil, ekonomik kalkınmanın anahtarı olan inovasyon ve girişimcilik konusunda da karşımıza çıkıyor. Girişimciliği tetikleyen diğer unsurları bir tarafta varsayarak, özgür bir medyanın bilgi akışında oynadığı önemli rol sonucunda, yaratıcılık ve farklı düşünmeyi sağladığını, dolayısıyla ekonomik aktivitenin canlılığını devam ettirdiğini görebiliyoruz.*

Eğer insan hakları ve ifade özgürlüğünün değil, para, pul, şan, şöhret, kariyeriniz için başka değerlerin peşinden koşuyorsanız ve bunun sizi mutlu edeceğini sanıyorsanız bir gün sizde aynı kapıda anahtarsız kalabilirsiniz, unutmayın...

*http://www.be.wvu.edu/phd_economics/pdf/09-12.pdf