18 Şubat 2008 Pazartesi

Başarılı İletişim ama Nasıl?

Başarılı iletişim kurmak=?...İşte bu boşluğu doldurmak için kitaplar çevirmeye gerek yok. Söylemek isteğimizi anlatabilmek ve karşımızdakinin söylemek istediğini anlayabilmek için zihnimizi açık tutmak. Sakin, esnek, empatik düşünebilme, yargısız infaz yapmama, dinleme becerisi; iletişim kurmak dediğimiz durumun ön koşulları..Bunları eminim herkes biliyor...Peki kurma eylemini yapan ya da yapmaya çalışan kim, tabiki de iletişim sektöründe çalışanlar değil. Sosyal olarak çevresiyle etkileşim içinde bulunan herkes...O yüzden de özellikle iş dünyasında nasıl başarılı iletişim kuracağını bilen insanlara çok ihtiyaç var. Eğer çözüm odaklıysak tabi!..
İnsan davranışları ve kişilerarası iletişimi gözlemek için deney laboratuarlarına ihtiyacımız yok. Bugün sosyal olarak etkileşim içinde bulunduğunuz herhangi bir insanın bir olaya tepkisi, kullandığı kelimeler, olaylara yaklaşım biçimi ve üslubu onun nasıl bir iletişim kurduğunun ya da kuracağının göstergesi...Özel psikolojik durumlar tabiki de insanın gündelik yaşamındaki tepkilerinde etkili oluyor fakat belki de ilk yapmamız gereken bu gerçeğin tutsağı olmadan kendimizden başlayarak genel bir duruşumuz olması gerektiğini ve insanları kafamıza göre asıp kesemeyeceğimizi anlamak.

Bu yeteneğin ne yaşla, ne eğitimle ne de iş dünyasındaki statünüzle ilgisi var. Bu yazıyı yazan benim, yaşım da gayet küçük fakat emin olun şu anda birçok kendimden büyük insanı, dünya görüşünün darlığı ve insan ilişkilerinden, iletişimden anlamayan kişiliği yüzünden utandırabilirim. Utandırmak diyorum yani yaptığının yanlış olduğunu kendisinin anlamasını sağlamak. Çünkü bana göre çözüm budur, karşımdakinin beğenmediğim üslubu yüzünden laf sayıp sayıp köşeme çekilmek değil...

Madem sosyalleştiğimiz elektronik ortamdayız, küçük bir örnek...Bu yazıyı okuyanlar eminim, başka bloglardaki yazıları da okuyorsunuz...Ve oradaki yorumları da...İnsanların sarfettiği cümlelere bakıyorsunuz... Bazıları kendinden emin, değişik düşüncelere açık, diyaloğu başarılı bir şekilde yürütebiliyor..Bazıları ise nedense hayattan, insanlardan ve kendinden intikam alırcasına saldırgan, bilmiş ve diyaloğa kapalı...İnsan kendi psikolojisini keşfetmeye başladığında diğerlerini de anlamaya başlıyor. Yani başarısız iletişim kuranlar daha doğrusu bunu farkedenler neden böyle davrandıklarını sorgulayıp iletişimi doğru yönetmeye başlayınca, hem kendilerine sıkıntı yaratan bu durumdan kurtuluyorlar hem de başka insanların doğru iletişim kurmasında yardım ediyorlar. Sonuç olarak başarılı iletişim kurmak, sadece kendi adımıza yapılan birşey değil, sosyal ilişkiler dünyamızı toplu halde güzelleştiren birşey...

Trafiğe bakalım bir de...Trafikte iletişim kurmak, camı açıp bağırmak çağırmak değil. Orada da farkında olmadan etkiler ve tepkiler içinde yol alıyor, işaretlerle anlaşıyor(?) ve iletişim kuruyoruz. Birkaç deneme yanılmadan sonra farkettiğim gerçek, farkettiğimden beri de anlatıp duruyorum. Bir araç sizden yol istiyor. Ona yol veriyorsunuz...Bir sonraki kavşakta o da önündekine yol veriyor. Bir araç sizden yol istiyor, vermiyorsunuz, aynadan dikizlerken de o aracın trafik kurallarını ihlal etmek için fırsat kolladığına şahit oluyorsunuz. yani kibar ve pozitif olmanın insandan insana yayılan bir etkisi var...tabi bu her önünüze gelen yol verin demek değil...Fakat bunu bir inat haline getirmediğinizde, yol verdiğiniz aracın da bir sonraki durumda sizin gibi davrandığını farkediyorsunuz...

Bunları yazmamın sebebi her geçen gün daha fazla başarısızca iletişim kurduğuna şahit olduğum insanlar...Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demekten haz etmediğim için nacizane düşüncelerimi paylaşmak istedim...Hepinize başarılı iletişim kurduğunuz günler dilerim...:)))

4 yorum:

Ümit Kurt dedi ki...

Başarılı iletişim konusunda temel sorun insanların birbirini daha az sevmesi. Aslında başkalarından önce insanların kendilerini sev(e)memesi. Bunun o kadar çok sebebi var ki. Bu konuda da bir yazı okursam bu blogta sevinirim :)

Ayrıca sahip olduğumuz enerjiyi diğer insanlara da yaydığımıza ben de inanıyorum. Olumlu ya da olumsuz ruh halimiz ve davranışlarımız çoğu zaman diğer insanlarla olan ilişkilerimize birebir yansıyor ve diğer insanların davranışlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor.

dedi ki...

Blogta insan psikolojisi ve kişilerarası iletişim ile ilgili birçok yazı yayınlamayı düşünüyorum. Kendini ve başkalarını sevmek konusunda söylemek istediklerim var mı, evet sanırım baya var:)Değerli yorumun için teşekür ederim...

Eren Kumcuoğlu dedi ki...

Bu aralar yakın çevremden sıklıkla duyduğum uyarılar bunlar. Mizacımdan ötürü olsa gerek.

Geçenlerde McDonald's'tan bardak ve içine buz istedim, nasıl bir mizaçla söylediysem kasiyer restoran müdürüne beni şikayet etti.

Yüksek lisans başvurusu yaparken bir görevli, kız arkadaşımın elindeki bir belgeyi alıp "Buna ihtiyacınız olur mu?" diye sordu, ben de "Eh, tabii" dedim. Yine nasıl söylediysem görevli bozulup gitti, kız arkadaşım da "Dövseydin oldu olacak" diye tepki gösterdi.

İş arkadaşlarım zaman zaman çok sert konuşmalar yaptığım konusunda beni uyarıyorlar...

Bağırıp çağırmıyorum halbuki, ancak kötü niyet te yok.
Bu aslında biraz birbirimizi nasıl anladığımızla alakalı bir konu.
İstediğimiz kadar kibar olmaya çalışalım, empati kurmaya ya da esnek olmaya çalışalım, birbirimizi yanlış anladığımız sürece iletişim başarısız olacaktır =)

dedi ki...

İnsanlar anlaşılmayı beklemektense, karşındakini anlamaya ve kendini anlatmaya çalışsa, yeryüzünde çatışma kalmazdı sanırım:)))...Mizaca göre verdiğimiz tepkiler değiştiği gibi karşımızdakilerin mizacına göre durumu algılayışı da değişiyor..Eğer taraflardan biri başarılı iletişim kurma eğilimindeyse, diğerini de olumlu yönlendirir, ben buna inanıyorum..Ama iki taraf da kafasına göre hareket ederse, problem hiçbir zaman çözülmez..Yani karar vermek lazım, çatışmaları çözen mi olmalı yoksa yönlendirmelere kulak veren mi yoksa burnunun dikine giden mi?...:))